Nasıl olur  bıraksan;
Sürekli cezalandırmayı, “adalet” adı altında,
Duygusal şiddet uygulamayı, “sevgi” adı altında,
Alınganlık yapmayı, “duyarlılık” adı altında,
Bencilliğin dibine vurmayı, “şefkat” adı altında?
Bıraksan artık sürekli haklılık peşinde koşmayı, etrafını sürekli suçlayarak, eleştirerek,
Dışarıya yansıtmayı sorumluluğunu, tüm mutsuzluğunun, yaşanamamışlıklarının.

Açsan şu güzel gözlerini bir kez olsun içeriye doğru,
Görsen nasıl büyük bir acı yarattığını,
İçeride ve dışarıda.
Duysan sözlerini içeriye doğru,
Dönsen kendine farkındalıkla,
Şefkatle dokunsan yaralarına, hatalarına,
İzin versen biraz olsun hissetmeye acını, suçlu aramadan,
Nasıl olur?

Hem güven geçecek bunlar da,
Tıpkı daha öncekiler gibi.
Tutunmasan acına,
Direnerek, etrafını suçlayarak “sen” yapmasan acını.
Düşman bilmesen kendi ışığını arayanları,
Karanlığın dibinde yaşamadıkları için seninle.

Yıkılsa mükemmellik sanrın,
Zihnindeki gerçek olmayan, gerçek bildiğin,
Ve gerçeğin olarak yarattığın düşünceler.
Bir anlasan tek acısı olanın sen olmadığını,
Acı çekebileceğini başkalarının da,
Hatta çekmekte olduklarını.
Anlasan asla yalnız olmadığını,
Ne olursa olsun sevildiğini,
Esasında nasıl bir destekle sarmalandığını.
Bir uyansannnn!

Artık dışarıyı suçlamayı bırakıp,
Yetişkin olma vakti gelmedi mi?
Yaşamının sorumluluğunu alma vakti gelmedi mi hala?

Aylin Safiye Deniz, 2015