Kabul et sana sunulan destekleri,
Şükret buna vesile olanlara ve kaderine, önüne açılan kapılar için.
Kim bilir hangi ektiğin güzel tohumların sonucunda çıktılar karşına.
Kıymetini, değerini bil,
Hazırlamaktalar seni hayatının yolculuğuna.
Ancak alnının teri, gözünün yaşı,
Kalbinin kiri, zihninin zehri,
Yaranın kanına farkındalıkla dokunup,
Göstermedikçe elini kirletme cesareti,
Çok zor geçmek o sunulan kapılardan.
Bir çok şanslı var, o güzel kapılara gelebilmiş,
Ama kapılardan geçebilen cesur yürekler çok az.
Onlar terk edip konfor alanlarını, yüreklerinin yolunda,
Beklentisizce bırakırlar kendilerini bilinmeyene.
Kirlenmeyi göze alır,
Cesaret gösterirler hissetmeye, hissetmesi en zor olanları,
Şefkatli kılar bu onları.
Geçseler dahi cehennemden, devam ederler uyanık kalmaya,
Bilirler ki bu da geçecek, devam ederler yürümeye.
Ne kadar destek alırlarsa alsınlar,
Farkındalardır ki tek başına geçecekler kapıdan.
Korkmazlar tek başına olmaktan,
Bilirler aslında asla yalnız ve ayrı olamayacaklarını.
Yoktur bir düşünceleri, kazanç ya da kayıp diye,
Sadece güvenir ve atarlar adımlarını.
Yoktur onların başka seçeneği,
Başka bir şey görmez gözleri,
Yetinemezler esasta oldukları hallerinin daha azıyla.
Peki hangisini seçmek istersin sen:
Kapıdan beni geçirsinler diye hayat boyu bekleyen ve şikayet eden olmayı mı?
Yoksa kapıya doğru ne olursa olsun adım atan olmayı mı?
Elbette büyük bedelleri var, her iki seçimin de,
Her şeyde olduğu gibi.
Hangi bedel daha ağır senin için,
Şu anda hangi bedeli ödemektesin?
Aylin Safiye Deniz, 2015