Bilemem her zaman esasında neyin olmakta olduğunu,
Çok daha büyük planda,
Yaşadığımda kritik bir deneyim,
Ya da tanıklık ettiğimde başkalarınınkine.

Yine de çıkar “çok bilen” tarafım bazı bazı…
Hatta haddimi aşıp yorum yaparım hemen,
Olana ve olması gerekene,
Kendi sınırlı görüşümce;
İzin vermek yerine,
Olanın kendini göstermesine.

Halbuki bazen ne kadar da boştur o “çok bilen” yorumlar,
Esasta olmakta olanın yanında.
Tek işlevi olur beni koparmak,
Olanın andaki mucizeviliğinden.

Aslına bakarsanız,
Koskaca evrenin içinde bir karınca gibiyim,
Her şeyi bildiğini zanneden.
Halbuki sadece aklımla,
Ne kadarını bilebilirim ki ben?

İlk etapta yapabileceğim,
Bırakmak yorum yapmayı, yargılamayı,
Her şeyi bilen olmayı,
Eğilmek tevazuyla olanın önünde,
Ve anlamaya açmak kendimi.

İşte ancak o zaman görebilirim olanı olduğu haliyle,
Bu sayede bulunabilirim doğru eylemde,
Uzaklaşmadan merkezimden, farkındalıkla.
Atılması gereken bilge adımları atabilirim cesurca,
Telaşa düşmeden,
Tüm yargıların, beklentilerin, korkuların ötesinde.

Aylin Safiye Deniz, 2015