Öyle bir dünya düşlüyorum ki ben,
Yargılamadığımız, eleştirmediğimiz birbirimizi,
İğnelemediğimiz, suçlamadığımız.
Düzeltmeye, değiştirmeye çalışmadığımız kendi doğrumuza göre,
Her ne kadar düşünsek de haklı sebeplerimiz olduğunu,
Ne kadar iyi niyetli olsak,
Ne kadar çok bilsek de.
Öyle bir dünya düşlüyorum ki ben,
Onaylamasak dahi saygı göstersek,
Karşımızdakinin oluşuna, düşünüşüne, yoluna,
Ferzah ferzah uzak olsa da bizimkinden.
Hem belki de zannettiğimiz kadar en iyi biz bilmiyoruzdur her şeyi,
Biraz olsun hatırlasak tevazuyu derinlerimizde yatan,
Herkesten öğrenmeye açılsak.
Öyle bir dünya düşlüyorum ki ben,
Hapsetmeden geçmişin hayaletlerine,
Olduğu haliyle gördüğümüz karşımızdakini,
Dinlediğimiz, duyduğumuz.
Fark edebildiğimiz içinde gizlenen masumiyeti,
En şeytani gördüğümüz anlarında dahi.
Sadece sevgiyi ve şefkati barındırdığımız,
En büyük önyargı niyetine.
Hem kim bilir,
Belki görürsek biz karşımızdakini olduğu haliyle yargılamadan,
Bu sayede görebilir o da kendini.
Duyarsak olduğu haliyle art niyet aramadan,
Bu sayede duyabilir o da kendini.
Seversek olduğu haliyle kabulle,
Bu sayede sevebilir o da kendini.
İnanırsak içindeki sonsuz ışığa,
Bu sayede inanabilir o da ışığına.
Değiştirmeye çalışmadan güvenirsek değişebileceğine, hatta değişmiş olabileceğine,
Bu sayede değişebilir gerçekten.
İşte o zaman simya gerçekleşir,
Dönüşür ayrılık ilüzyonu, sevgiye,
Dönüşür barışa.
İşte böyle bir dünya düşlüyorum ben!
Ve ekiyorum ilk tohumlarını şimdi kendimde,
İsterseniz bana romantik deyin,
Kim ya da ne engel olabilir ki buna?
Aylin Safiye Deniz, 2015